Arama Sonuçları..

Toplam 12 kayıt bulundu.

SAĞLIK TESİSİ TASARIMLARINDA KONTAMİNASYONUN ÖNEMİ

Sağlık tesisleri , farklı amaçlarda ve işlevlerine uygun olarak tasarlanmalıdırlar. Bu tesisler, Hastaneler, İlaç Fabrikaları , Aşı ve Serum  Fabrikaları, Klinikler, Laboratuvarlar, Eczaneler vs dir.  Bu tesislerin herbirinde Bulaşma farklı biçimlerde gerçekleşmesine rağmen , temel sebebi insandır. Çünkü insan asıl bulaştırıcıdır. Bulaşma , insandan insana, çevreden insana , insandan çevreye  veyahut da  insandan ürüne , üründen insana , üründen ürüne  şekli ile gerçekleşmektedir.  Maddeler kendi başlarına hareket edemeyecekleri için , daha evvel de belirtildiği gibi insan kontrol altına alınmalıdır. İnsanın kontrol altına alınması ise yapması gereken fiillerin öncesinde kendisine sıkı sıkıya ve prosedürsel  olarak  öğretilmesi  ( Didaktik eğitimler ) ve SOP ( Standart Operasyon Prosedürü ) ile de desteklenmesi gerekir. Tasarım ile birlikte İnsan  Davranışlarının düzenlenmesi,    problemin  çözümünde yardımcı olacaktır. Kötü bir planlama ve tasarım; bazen insanın davranışları ile çözmesi istenen sorunları içinden çıkılmaz hale getirir. Bunun tersi ise , yani  çok yüksek seviyede teknoloji ile geliştirilmiş tesislerde de Bulaşma problemlerinin çözülmesi  hem çok pahalıdır hem de işletilmesi esnasında yüksek bilgi ve donanımlı personel gereksinimini ortaya çıkarır. ( Robot kullanımı ve benzer teknolojiler )Optimal yatırımlar ile tesis kurulumunda, dikkatlice tasarlanmış projeler ve titizlik ile yürütülen faaliyetler dizilimi birarada olmalıdır.Sağlık tesisleri, isimlerinden de anlaşıldığı üzere , sağlık hizmeti tesis etmek üzere kurulurlar . Gereken önem ve hassasiyet gösterilmemesi halinde tam tersi ,  yani sağlığı tehdit eden tesisler haline dönüşebilir. Yapılan işlerde buluşmanın zaman zaman kaçınılmaz olduğu alanlar da tarif edilecektir. Bu bölgeler  temizlenip gerekiyor ise dezenfekte edilip , tekrar kullanıma hazır hale getirilmelidir.Klinikte bir bulaşma , İlaç üretiminde , mikrobiyolojik kirlilik veya çapraz bulaşma gerçekleşmesi hali , çok daha büyük grupların risk altına girmesine sebep olacaktır. Aynı zamanda bu tesislerde çalışan vasıflı ve eğitilmiş uzman kadroların devre dışı kalması da söz konusudur.Bunun için tesis tasarımında , öncelikle bulaşmanın olacağı bölgeler fonksiyonel iş akışlarına göre titiz bir biçimde belirlenmeli ve tedbirler bulaşmanın gücüne göre alınmalıdır.  Gereğinden fazla yani abartılmış tedbirler de çok arzu edilmez. Çünkü uygulayıcılar zaman zaman sorguladıkları anlamsız buldukları eylemleri terk etme eğilimindedirler . Personel eğitimleri ile, tesis işletmelerinde tedbirlerin hangi mekanizmalara hizmet ettiği açık ve net bir şekilde belirtilmelidir. Sağlık Tesisleri büyüdükçe , Bulaşma kaynaklı riskler de o nispet de artar . Bu durumda ortaya çıkan problemin de çözümü oldukça güçleşir. Dolayısı ile tesislerin planlamasında optimal büyüklüğün belirlenmesi ustalık isteyen bir çalışma olacaktır. Yani bir taraftan ihtiyaçlar diğer taraftan risk ile bezendirilmiş teknolojik uygulamalar karışımı ile optimal tesis büyüklüğüne ulaşılmalıdır. Buna göre istediğimiz işleri yapabilecek yetenekte büyük bir kütleyi tek başına planlanan bölgeye monoblok yapı yerleştirmek yerine , kampüs mantığında uzmanlık alt grupları şeklinde yayılmış yapılar olarak ayırmak  daha sağlıklı olacaktır. Hiç şüphe yok ki bu ayrıştırma enerji dağıtım ve tesisat harcamalarını ve buna bağlı daha fazla arazi kullanma maliyetini gündeme getirecektir. Ancak tüm tesisi tehdit eden bir vakanın ortaya çıkması halinde ise  kat ve kat daha büyük bir ekonomik ve sosyal çöküntü riski ile karşılaşma olasılığı da vardır.Uzmanlıklarına göre ayrılmış klinik ve hastaneler ile moleküler özelliklerine göre ayrılmış ilaç üretim tesislerinin , çapraz bulaşmaya göre alacakları önlemler ve izolasyonlar daha kontrol edilir olacaktır.Tasarımlarda iş akışları esas alınır. Sağlık tesisleri diğer fonksiyonel yapılarda da olduğu gibi işin gerçekleşme kademelerine uygun olarak tasarlanır.  Bir ilaç üretim tesisinde fonksiyonlar genellikle , Ham Madde  Deposu , Tartım , Üretim ,  Paketleme , Bitmiş ürün depolama şeklinde gerçekleşir. Ancak uygulamada bir doğrultuda düzenli bir biçimde bu ilişkileri  yapılandırmak  çok kolay olmayabilir. Çünkü bu fonksiyonel ilişkilerin doğrusal olmayan çapraz ilişkiler ile de bağlanması kaçınılmaz olabilmektedir. Örnek olarak , ara ürün depolamalar, yıkama odaları , temizlik odaları, teknik tesisat odaları  vs . Bulaşmaya mani olabilmek için yapılan farklı işlerin farklı rotalarda sürdürülmesi  akıllıca bir yöntem olabilir. Örnek olarak ise tedarik ve üretim için gereken maddelerin beslendiği koridor ile bulaşmış malzemenin yıkamaya yönlendirildiği koridorların ayrı ayrı tasarlanması bulaşmaya mani olmak için iyi bir yol sayılabilir. Farklı rotalarda izlenen bu hizmetler  de ayrıca birbirini kesen başka faaliyetlerde tasarlanabilir. Örneğin teknik ve alt yapıdan sorumlu personel , gerekmesi halinde kendileri için tahsis edilmiş koridor ve yolları kullanmalıdır. Üretim faaliyetlerinin bir doğrultuda olması  tercih sebebidir. Zıt yönde hareketler ve zik zaklara sebep olacak mekan kullanımları tercih edilmemelidir.Bir klinik tasarımında ise hasta ulaşım koridorları ile sağlık personeli ve de teknik personelin ulaşım yolları ve asansörleri  farklı ve yeteri sayıda olmalıdır. Ürün her zaman planlandığı gibi uyumlu hızlarda işletme içerisinde seyir etmesine rağmen , bazen de beklenmeyen yığılmalar oluşabilmektedir. Bu yığılmalar için ara depolar ve bekletme alanları öngörmek karışıklık kaynaklı bulaşmaların önüne geçecektir.Tüm bulaşmaların kaynağı insan hareketlerinden doğar. Diğer bir deyişle bilinçli ve bilinçsiz davranışların sonucunda ortaya çıkar. Bulaşma kaçınılmaz ise hemen akabinde temizlik ve arındırma da kaçınılmaz olacaktır. ( yıkanma ve kıyafet değiştirme vs  ) Üretim bir takım faaliyetler dizilimi sonucunda oluşmaktadır. Bu faaliyetler farklı istasyonlarda gerçekleşir. Bir istasyondan bir diğer farklı istasyona gelindiğinde İstasyon giriş ve çıkışlarında bulaşmanın kontrolü de gerekmektedir. Bu tür kontroller hava kapanları sayesinde yapılmaktadır. Bir alanda giriş ve çıkışlarda bulaşmaya mani olmak için yapılan bu hava kapanlarında , ürünün müsaade edilmeyecek kirlilikte olan dış ambalaj malzemesinin soyulması veya üzerine koruyucu bir dış muhafaza  geçirilmesi veyahut da belirli bir süre kontrollü bir hava akışına maruz bırakılması söz konusu olabilir.Bulaşmanın önlenmesi tek başına mahallerin mimari fonksiyonel  alanlara bölünerek kullanılması şekli ile yeterli seviyede sağlanamaz. Mekanik tesisatın bir öğesi olan Havalandırma kanalları ve üzerinde bulunan farklı ayırma seviyelerinde dizili olan filtre yapılandırılması bulaşmanın önlenmesi için çok gerekli bir tasarım unsurudur.  Taze Hava akışının tavandan zemine doğru olması özellikle kişiden kişiye olan bulaşmalardan korunmada  önem arz eder. İstenmeyen kirliliklerden arındırma ve bulaşmayı önleme kademeli olarak sağlanır. En temiz ve kontrollü alan ile en kirli olduğu ifade edilen alan arasında farklı dizilimde alanlar yaratılır. Böylelikle bulaşmada risk bu  yapılanma ile azaltılmış olacaktır. Temizden kirliye , kirliden temize geçiş farklı mahal ve kategorilerde oluşturulur. Bu hacim değişiklikleri farklı hava basıncı kaskadları ile birbirlerinden ayrıştırılır.Bulaşma,  farklı iş gruplarında görevlendirilen personel  tarafından ortaya çıkabilir. Öngörüsü yapılabilen tüm bulaşmalara mani olmak için , iyi uygulamaların prosüdürlerce kontrol  altına alınması gerekir. Örneğin tasarım esnasında,  hijyen alanlarda davranış pratiği bir iş operatörü kadar gelişmiş olmayan teknik veya idari personelin veyahut bir ziyaretçinin böyle kritik bir alana ulaşmasına mani olacak tedbirler alınmış olmalıdır. Bu durum bir tasarım yani temel strateji eylemidir.Benzer şeklide aynı mahalde olması gereken bir iş operatörü ile bir temizlik personelinin en azından eş zamanlı olarak aynı yerde bulunmaması gerekir.  İş esnasında uzman operatör , durma ve  bekleme anında ise Temizlik uzmanının mahalde yer alması sağlanır. Kritik alanlarda tanımlanmışın dışında personelin bulunması da tercih edilmez. Bu durumun kontrol altına alınması  ise bir taktik yani işletme eylemidir.Bulaşmanın yönetilmesi esnasında en önemli enstrüman kritik parametrelerin  dikkatli bir biçimde izlenip değerlendirilmesidir.  Sağlık tesislerinde kritik fiziksel büyüklükler ise, Sıcaklık , Rutubet , Basınç ,Partikül, Mikrobiyolojik Koloni canlısı  ve sayısıdır. Bu parametrelerin tamamı veya yapılan iş için gerekli olabilecek olanları izleyip elde edilen neticelere göre Bulaşmanın önüne geçilebilir. Geriye dönük kontroller ise  , analiz ve tedbir şeklinde alınacak önlemlerin  tartışmaları için önemli kaynak olacaktır.Kullan ve işin bitince at uzaklaştır ( disposable) yöntemi  veya tekrar temizleyerek defalarca kullan yöntemleri Bulaşmayı önlemede başlangıç tasarımları içerisinde yer almaktadır. Kirli malzemenin bulaşmaya mani olacak atık yolları güzergahı üzerinde hareket etmesi beklenir.  Bu husus ile ilgili tercihler çevre ve finansal kriterlerin hepsinin bir arada değerlendirildiği   etütler neticesinde karara bağlanmalıdır. ( Temizlik esnasında tüketilen doğal kaynak ve çevresel kirlilik yükü tek kullanımlık malzeme tercihini bulaşmada öne çıkarmaktadır. Bu durum temizlik  esnasında oluşan insan hatalarının da önüne geçmektedir. )Hazırlayan: YENER&YENER    MÜHENDİSLIK DANIŞMANLIK ve TAAHHUT HIZMETLERI15/04/2020

https://akdeniztanitim.com/saglik-tesisi-tasarimlarinda-kontaminasyonun-onemi

Dezenfektanlar ve Sağlığa Etkileri

Dezenfektanlar dezenfeksiyon amacıyla kullanılan, mikroorganizmaları hücre zarı işlevini bozmak, hücre proteinlerini denatüre etmek, enzimlerin aktivitesini bozmak ve nükleik asitleri etkilemek gibi yollarla mikrobisit veya mikrobiyostatik etki özelliğine sahip maddelerdir.Kimyasal dezenfektanlar zararlı mikroorganizmaları kontrol etmek, önlemek veya yok etmek için kullanılan kimyasal maddelerdir. Hastaneler, sağlık tesisleri, gıda ürünleri üretim tesisleri, sıhhi ve benzeri hizmetler veren sektörlerden evlerimize kadar mikroorganizmaların neden olduğu hastalıkları ortadan kaldırmak için sıklıkla kimyasal dezenfektanlar kullanılmaktadır. Kimyasal dezenfektanlar, düzgün kullanılmadıkları takdirde çalışanlar için tehlikeli olabilir. Bazı kimyasal dezenfektanlar yanıcı ve patlayıcıdır. Uyumsuz kimyasallarla şiddetli reaksiyona girebilir ve toksik gazlar üretebilirler. Tüm kimyasal dezenfektanlar, doğası gereği, canlı organizmalar için potansiyel olarak zararlı veya toksiktir. Diğer toksik maddeler gibi, kimyasal dezenfektanlar vücuda alındıktan sonra insanlar için zararlı olabilir.Bununla birlikte, kimyasal dezenfektanlar, güvenlik önlemleri ile uygun şekilde kullanıldığında etkili ve güvenli araçlar olacaktır. Yanlış kullanılırlarsa, kullananlar için tehlikeli ve zararlı olabilirler. Dezenfeksiyon, hastalıklara neden olabilen mikroorganizmaları kontrol etmek veya yok etmek için kimyasal veya fiziksel araçların kullanıldığı bir süreçtir. Dezenfeksiyonun etkinliği ile ilgili üç seviye dezenfeksiyon vardır; 1) Yüksek seviyeli dezenfeksiyon, çok sayıda bakteri sporu hariç tüm mikroorganizmaları yok eder,2) Orta seviye dezenfeksiyon kontrolleri Mycobacterium tuberculosis, bitkisel bakteriler, çoğu virüs ve mantarlara etkili olup ancak bakteri sporlarını mutlak yok etmez,3) Düşük seviyeli dezenfeksiyon, çoğu bakteri, bazı virüs ve mantarları yok eder, ancak Mycobacterium tuberculosis veya bakteri sporları gibi dirençli mikroorganizmaların yok edilmesine güvenilemez.Dezenfekte edici ajanlar, bakteri, virüs veya mantar gibi zararlı mikroorganizmaları kontrol etmek veya yok etmek için kullanılan maddelerdir. Birçok dezenfektan, eylemlerinde spesifik değildir ve bir dizi mikroorganizmaya karşı hareket etmektedir. Kimyasal dezenfektanlar kimyasal özelliklerine göre gruplandırılabilir. Hücre duvarını parçalamak, proteinleri veya lipitleri denatüre etmek, oksidasyon, alkilasyon gibi mikroorganizmaları yok etmek için dezenfektanın konsantrasyonu, temas süresi, sıcaklık, pH, organik maddelerin ve metal iyonlarının varlığı gibi çeşitli etki modlarında çalışırlar. Kullanılacak dezenfektan seçimi belirli durumlara bağlıdır. Bazı dezenfektanlar, etkili dezenfeksiyon için mikroorganizmaları yok etmedeki geniş spektrumu nedeniyle kabul edilirler. Diğerleri daha az sayıda hastalığa neden olan organizmayı yok ederler ancak kimyasal dezenfektanlar insan için daha az veya toksik olmadığı ve gerekli dezenfeksiyon seviyesi düşük olduğu için tercih edilir. Sürfaktan etkiye sahip olan ve “tek aşamalı” işlemde temizlemek ve dezenfekte etmek için kullanılan dezenfektanlar bulunmaktadır. Kimyasal Dezenfektan SınıflarıDezenfektanlar kimyasal bileşimleri temelinde sınıflara ayrılabilir ve her sınıfın özellikleri, tehlikeleri, toksisiteleri ve çeşitli mikroorganizmalara karşı etkinliği vardır. Sınıflar aşağıdaki gibidir:1. Alkoller: Genellikle %70 izopropil veya %60 ila 80 etil formundaki alkoller yaygın kullanılan dezenfektanlardır. Bakterilere ve kılıflı virüslere karşı etkilidirler. Alkoller bakteri sporlarına ve kılıfsız virüslere karşı etkili değildir. Alkoller antiseptik etkileri biraz yavaştır.2. Aldehitler: Aldehitler geniş spektrumlu dezenfektanlardır. En yaygın olarak kullanılan ajanlar formaldehit ve gluteraldehid'tir. Aldehitler bakteri, mantar, virüs, mikobakteri ve bakteri sporlarına karşı çok etkilidir.3. Klor Bileşikleri: Klor bileşikleri, geniş spektrumlu olarak kabul edilir, bakterilere, kılıflı ve kılıfsız virüslere, mikobakterilere ve mantarlara karşı etkilidir. Yüksek konsantrasyonlarda, klor bileşikleri sporları öldürücü olabilir. En yaygın kullanılan ajanlar klor dioksit, sodyum hipoklorit (klorlu ağartıcı) ve kalsiyum hipoklorittir.4. İyot Bileşikleri: İyot bileşikleri geniş spektrumlu olup çeşitli bakteri, mikobakteri, mantar ve virüsler için etkili kabul edilir. İyot tentürü cilt kesikleri ve sıyrıklar için antiseptik olarak kullanılabilir. İyot maddeleri, kuaterner amonyum bileşikleri ve organik döküntüler tarafından inaktive edilir. Bir iyodofor, iyot ve bir çözündürücü ajan veya taşıyıcının bir kombinasyonudur. Ortaya çıkan kompleks, sürekli salınımlı bir iyot haznesi sağlar ve mikroorganizmaları öldürmek için sulu çözeltide az miktarda serbest iyot salar.5. Fenolikler: Dezenfektanlar, fenol (karbolik asit) türevleridir. Karakteristik bir çam katranı kokusu vardır ve suda süt görünümde çözünür. Fenoller (%5 konsantrasyonda), kılıflı virüsler için bakterisit, tüberküloidal (Mycobacterium tuberculosis öldüren), fungisit ve virütik olarak kabul edilir. Organik materyalin varlığında iyot veya klor içeren dezenfektanlardan daha fazla aktivitelerini korurlar. Kresoller, hekzaklorofen, alkil ve kloro-türevleri ile difeniller, fenolün kendisinden daha aktiftir.6. Kuaterner Amonyum Bileşikleri: Benzalkonyum klorür gibi kuaterner amonyum bileşikleri genellikle kokusuz, renksiz, tahriş edici olmayan ve koku gidericidir. Bileşikler dezenfektan ve bazıları ise deterjan etkisine sahiptir. Bununla birlikte, bazı kuaterner amonyum bileşikleri, bazı sabun kalıntıları varlığında inaktive edilir. Organik malzemenin varlığında antibakteriyel aktiviteleri azalır. Kuaterner amonyum bileşikleri bakterilere karşı etkili ancak mantar ve virüslere karşı bir dereceye kadar etkilidir.7. Oksitleyici Ajanlar: Yaygın oksitleyici maddeler hidrojen peroksit, ozon, perasetik asit ve potasyum permanganattır. Antiseptik olarak kullanılan hidrojen peroksit, cansız nesnelerin dezenfeksiyonunda da etkilidir. Yüksek sıcaklıklarda çalıştırıldığında sporlara etkili olabilir. Perasetik asit etkili sıvı sporisidlerden (sporları öldürücü) biri olup toksik kalıntı bırakmadığı için gıda işleme ekipmanlarının ve tıbbi cihazların dezenfeksiyonunda yaygın olarak kullanılmaktadır. Potasyum permanganat geniş antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Dezenfeksiyon için etkili bir algisid (Su yosunlarının yaşamını durdurucu madde) (%0,01) ve virucidtir. (%1). Ancak, >1:10.000 konsantrasyonlarda dokuları tahriş etme eğilimindedir.8. Diğerleri: Etilen oksit, bakteri sporları ve virüsler dahil olmak üzere mikroorganizmalara karşı çok geniş biyosit aktivitesine sahip bir dezenfekte edici ajan olarak geniş bir kullanıma sahiptir. Oldukça yanıcı bir kimyasaldır. Toksik, mutajenik ve kanserojendir. Klorheksidin, yaygın olarak kullanılan dezenfektanlardan biri olan biguanid bir bileşiktir. Çoğu bakteriye karşı etkilidir ve dokuları tahriş etmez. Biguanid'in geniş bir antibakteriyel spektrumu vardır, ancak virüslere karşı etkinliği ile sınırlıdır ve sporisidal, mikobakterisidal veya fungisidal değildir.Dezenfektanların tehlikeleriKimyasal dezenfektanlar, doğru kullanıldıklarında virüsleri ve mikroorganizmaları ortadan kaldırmak için etkili ve güvenli araçlardır. Aksi takdirde, tehlikeli olabilirler. Dezenfektanlar, kullananlar için potansiyel olarak tehlikeli özelliklere sahip olabilirler. Örneğin etilen oksit oldukça yanıcı ve patlayıcıdır. Güçlü oksitleyiciler gibi kimyasal dezenfektanlar, diğer kimyasallarla reaksiyona girerek zehirli gaz ürünlerini üretebilirler. Dezenfektanlar güvenli bir şekilde kullanılmazsa kimyasal dezenfektanların çoğu kullananlar için zararlıdır. Bazı kimyasal dezenfektanlar cildi, gözleri ve solunum sistemini tahriş ederler. Oldukça aşındırıcı dezenfektanlar cilt veya gözlerle temas ettiğinde ciddi hasar verebilir. Havadaki dezenfektanlar kötü havalandırılan alanlarda kullanılırsa solunum problemlerine de neden olmaktadır. Belirli bir kullanım için bir dezenfektan seçerken, kullanıcı kimyasal dezenfektanın tehlikeli özelliklerini dikkate almalıdır. Kullanılan tüm dezenfektanlar için Malzeme Güvenlik Bilgi Formu (MSDS), kimyasallarla çalışacak veya kullanacak tüm kişiler tarafından okunmalı ve anlaşılmalıdır.Kimyasal tehlikelerKimyasal dezenfektanlar kullanıldığında yanıcılık potansiyel tehlikelerden biridir. Alkoller, özellikle alkoller sis olarak püskürterek uygulandığında bir alev, kıvılcım veya herhangi bir ateşleme kaynağının yakınında kullanıldığında tutuşabilecek yanıcı sıvılardır. Etilen oksit, hacim olarak %3 ila %100 arasında bir patlayıcı konsantrasyon aralığına sahip olup oldukça yanıcı ve patlayıcı bir gazdır. Sıvı formalin veya paraformaldehit tarafından üretilen formaldehit gazı, karakteristik keskin bir kokuya sahiptir ve oldukça yanıcıdır. Hava ile patlayıcı karışımlar oluşturur ve patlayıcı konsantrasyonları hacimce %7 ila %73 arasında değişir. Hidrojen peroksit güçlü oksitleyici özelliklere sahiptir ve yanıcı madde üzerine yüksek konsantrasyonlu peroksit çözeltilerinin dökülmesi anında yangına neden olabilir. Sulu çözeltilerdeki sodyum hipoklorit patlayıcı değildir, ancak susuz sodyum hipoklorit patlayıcı bir madde haline gelir. Kalsiyum hipoklorit yanıcı değildir. Bununla birlikte, yanıcı maddelerle oksitleyici görevi görür.Kimyasal dezenfektanların diğer kimyasal maddelerle karıştırılması tehlikeli olabilir. Toksik bir gaz olan klor, örneğin asidik temizleme maddeleri gibi asitlerle karıştırıldığında sodyum hipoklorit çözeltilerinden (ağartma çözeltileri) hızla salınır. Bu gibi durumlarda, kullananlara ölümcül olabilecek yüksek klor konsantrasyonlarına maruz kalabilirler. Kalsiyum hipoklorit suda veya ısıtıldığında kolayca ayrışır, oksijen ve toksik klor salar. Amonyak, aminler veya indirgeyici ajanlarla patlayıcı reaksiyona girebilir. Formaldehit güçlü oksitleyicilerle karıştırıldığında, şiddetli reaksiyonlar meydana gelebilir. Formaldehit çözeltisinin (formalin) potasyum permanganat ile karıştırılması patlamaya neden olabilir.Sağlık için tehlikelerFormaldehit etkili bir dezenfektandır. Toksik ve kanserojen bir kimyasaldır ve göz tahrişine, öksürüğe, nefes darlığına, cilt tahrişine, kronik bronşite ve astımın alevlenmesine neden olabilir. Başka bir kanserojen oluşturmak için klor ile reaksiyona girebilir. Etilen oksit solunması halinde toksiktir. Aynı zamanda cildi, gözleri ve solunum yollarını tahriş edicidir. Etilen oksit sinir sistemine zarar verebilir ve kimyasal aynı zamanda bir kanserojendir. Glutaraldehit, cilt, gözler ve solunum sistemini kuvvetli tahriş edicidir. Kimyasalla temas ciltte hassasiyete neden olarak alerjik kontakt dermatite yol açabilir.Kimyasal maddelere maruz kalmak astımı şiddetlendirebilir. Yüksek hipoklorit konsantrasyonları mukoza zarlarını, gözleri ve cildi tahriş edicidir. Konsantre hidrojen peroksit çözeltisi aşındırıcıdır ve ev içi güçlü peroksit çözeltileri lokal yanıklara, mukoza zarının, gözlerin ve cildin tahriş olmasına neden olabilir. Kuaterner amonyum bileşikleri, kimyasal özelliklere ve konsantrasyona bağlı olarak cilt ve mukoza zarında hafif ila şiddetli tahrişe neden olabilir. İyot çözeltileri ve iyodoforları işleyen çalışanlara alerjik reaksiyonlar meydana gelebilir. Konsantre iyot bileşikleri cildi tahriş edebilir. Fenol dezenfektanları ciddi vakalarda cildin tahriş olmasına, lokal yanıklara, baş ağrısına, kusmaya, ishale ve böbreklerde hasara neden olabilir. Alkol dezenfektanları yaralı cildi tahriş edebilir. Konsantre alkol buharının solunması solunum yollarında tahrişe neden olabilir ve merkezi sinir sistemini etkiler.Dezenfektan Kullanımında Güvenlik ProgramıDezenfektanlarla kullanan veya uğraşan çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlamak için dikkatle planlanmış bir kimyasal güvenlik programı şarttır. Bir kimyasal güvenlik programının amacı, işyerindeki kimyasallara maruz kalmanın olumsuz sağlık ve güvenlik etkileri riskini en aza indirgemek için potansiyel tehlikeleri sistematik olarak tanımlamak ve araştırmaktır. Programda, öncelikle dezenfektanların kimyasal tehlikeleri tanımlanmalıdır. Bu tehlikelerden kaynaklanan riskler, çalışma durumları ve ilgili personel dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Daha sonra, riskleri ortadan kaldırmak veya azaltmak için, etkinlikleri düzenli olarak izlenecek ve gözden geçirilecek uygun önleyici ve / veya kontrol önlemleri oluşturulmalıdır. İlgili tehlike bilgileri ve koruyucu önlemler etkilenen tüm çalışanlara iletilmelidir. Kimyasal güvenlik programı, acil durum müdahalelerinin planlanması ve çalışanların eğitimi gibi diğer unsurları da içermelidir.Kimyasal güvenlik programı, etkin bir şekilde uygulanmasını kolaylaştırmak için işyerinin genel güvenlik yönetim sistemine organize edilmeli ve entegre edilmelidir. İşverenler, programın geliştirilmesi, uygulanması ve sürdürülmesi için yeterli insan gücü ve kaynakları kullanmalıdır.Bir kimyasal güvenlik programı aşağıdaki ana unsurları içermelidir:Risk değerlendirmesi: Dezenfektanların kullanımını içeren malzeme ve süreçlerden kaynaklanan potansiyel tehlikeleri belirlemek ve mevcut kontrol önlemlerinin yeterliliğini ve etkinliğini dikkate alarak bunların ilişkili risklerini değerlendirmek,Güvenlik önlemleri: Riskleri ortadan kaldırmak veya kabul edilebilir seviyelere indirmek için önleyici ve / veya kontrol önlemleri almak ve sürdürmek, Acil duruma hazırlık: Acil müdahale için plan ve prosedürler oluşturmak,Tehlike iletişimi: Malzeme ve süreçlerle ilgili güvenlik ve sağlık bilgilerinin yeterli eğitim ve öğretim yoluyla çalışanlara dağıtılması için uygun ve etkili araçların oluşturulması, İzleme ve gözden geçirme: Kabul edilen güvenlik önlemlerinin etkinliğini, yeni gereklilikler veya malzeme veya süreçlerdeki önemli değişiklikler için gerekli olabilecek düzenli gözden geçirme ve revizyon ile izlemek.İşyerinin bireysel durumuna bağlı olarak, işverenler kimyasal güvenlik programına muayene, kaza araştırması ve sağlık gözetimi gibi diğer unsurları dahil etmeyi yararlı olabilir. Sonuç olarak dezenfektan kullanımında bilinçli davranmak ve dezenfektan tipine göre gerekli kullanım prosedürlerine uymak kendi ve çevremizdekilerin sağlığı açısından çok önemlidir.Prof. Dr. Y. Birol SAYGIBeykoz Üniversitesi  

https://akdeniztanitim.com/dezenfektanlar-ve-sagliga-etkileri

Belek´te ilk Sağlıklı Turizm Belgesi´ni alan otele ilk misafir geldi

Dünyanın önemli turizm destinasyonları arasında yer alan Antalya'da, normalleşme süreci kapsamında Sağlıklı Turizm Belgesi'ni alan otele ilk müşterisi geldi.


Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yaklaşık 2,5 aydır kapalı olan turizmin başkentindeki beş yıldızlı oteller, normalleşme süreci ile kapılarını müşterilerine açmaya başladı.Yerli ve yabancı binlerce turistin tercih ettiği Belek Turizm Bölgesi'nde bulunan ve Türkiye'de "Sağlıklı Turizm Belgesi" alan ilk otel, ilk müşterisini de koronavirüs tedbirleri kapsamında karşıladı.Kente gelen ilk yerli turist Kayseri'den Derda Kürklü, 7 aylık hamile eşi Öznur Kürklü ile 8 yaşındaki oğulları Mustafa Alp Kürklü oldu. Otel girişinde alkışlarla karşılanan Kürklü ailesinin girişte ateşleri ölçüldü, maske ve dezenfektan verildi. Ayrıca aileye kokteyl içecek takdim edildi.Derda Kürklü, gazetecilere 90 gündür evde bulunduklarını söyledi. Daha önceden tatil planı yaptıklarını, ertelemeyi düşünürken otelin açıldığını anlatan Kürklü, "Otel ile önceden görüştük, hijyen konusunda gerekli bilgileri aldık ve tatil yapmaya karar verdik." dedi. Bir hafta tatil yapacaklarını aktaran Kürklü, keyifli bir hafta geçirmeyi umduklarını dile getirdi. Derda Kürklü'nün hamile olan sağlık çalışanı eşi Öznur Kürklü de önceleri biraz tedirgin olduklarını ancak otel yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler ve uygulamalar hakkında aldıkları bilgiler sayesinde tedirginliklerinin kalmadığını belirtti."Rezervasyonlar artarak devam ediyor"Otelin Kalite Müdürü Asuman Koçoğlu da tesiste sosyal mesafe kurallarını dikkate alarak yeniden dizayn çalışmalarını gerçekleştirdiklerini söyledi. Otelin belirli noktalarına dezenfeksiyon istasyonu kurduklarını ve personeli eğittiklerini anlatan Koçoğlu, restoranlarda masaların, lobide koltukların, sahilde, havuz kenarlarında şezlongların sosyal mesafe kuralına göre ayarlandığını anlattı.Uyarı levhalarının dört dilde hazırlandığını ve tesisin tüm alanlarına asıldığını aktaran Koçoğlu, SPA, hamam, spor merkezinin de açık olacağını, bu alanlarda da gerekli önlemleri aldıklarını bildirdi. Sauna, masaj, buhar odası gibi bölgelerin de randevu sistemi hizmet vereceğini ve en fazla yarım saat kullanılacağını belirten Koçoğlu, misafirin çıkışta dezenfekte edileceğini söyledi. Ayrıca Kovid-19 şüphelisi misafirler için de kriterlere uygun izolasyon odası oluşturulduğunu vurgulayan Koçoğlu, doktor tarafından kontrolünün yapılacağını, gerektiğinde hastaneye yönlendirileceğini aktardı. Misafirler için bilgilendirme afişleri hazırlandığını dile getiren Koçoğlu, "Salgına karşı nasıl tedbir aldınız, ne tür çalışmalar yaptınız? gibi çok soru geliyordu. Biz de bunlarla ilgili bir veri hazırladık, müşterilerimize sunduk. Bize güvenen ilk misafirlerimizi ağırlamaya başladık. Normalleşme adımları ve bu haberlerle rezervasyonlar gün içinde artarak devam ediyor." dedi.  

https://akdeniztanitim.com/belekte-ilk-saglikli-turizm-belgesini-alan-otele-ilk-misafir-geldi

Turizm Endüstrisi Akreditasyon Kuruluşlarına “Sağlıklı Turizm Sertifikasyon” Denetlemesi İçin Yılda 60 Milyon TL Ödeme Yapacak

Sağlıklı Turizm Sertifikasyon programı, "Yolcu sağlığı ve güvenliği", "Çalışan sağlığı ve güvenliği", "Tesislerde alınan önlemler" ve "Ulaşım araçlarında alınan önlemler" olmak üzere 4 ana başlıkta toplanıyor. 160 kriterin yer aldığı 'Sağlıklı Turizm Sertifikası' alınmasının zorunluluk değil gönüllülük esasına bağlı ve müşteri güvenliği ön plana alınmaktadır.“Sağlıklı Turizm Sertifikasyon” programı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde, Sağlık, Ulaştırma, İç İşleri ve Dış İşleri Bakanlıklarının katkıları ve Birliğimizin de dahil olduğu tüm sektör paydaşların iş birliğiyle hazırlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu kapsamda havalimanı işletmeciliği, yerli hava yolları, karayolları ve turizm tesisleri için ayrı ayrı oluşturulan pandemi protokolleri ve sertifikasyon süreçlerini 04 Mayıs 2020 tarihi itibarıyla tamamladı.Koronavirüs salgınına yönelik alınacak önlemler kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Sağlıklı Turizm Sertifikasyon” programına 11 günde 1.398 otel ve 54 yeme-içme tesisi olmak üzere toplam 1.452 başvuru yapıldı.Sertifikasyona bakanlık belgeli 4105 belgeli tesisten 1.398 otel ve 54 yeme-içme tesisi olmak üzere toplam 1.452 başvuru yaptı.Sertifikasyon için en yüksek başvuru 483 otel ile Akdeniz Bölgesi’nden gelirken bunu 466 otelle Marmara takip etti. Üçüncü sırada ise 257 otelle Ege yer aldı.İç Anadolu Bölgesi’nden 94, Karadeniz’den 59, Güneydoğu Anadolu’dan 29, Doğu Anadolu’dan ise 10 otel sertifikaya başvuru yaptı.
Sertifikayı verecek olan firmalar tesislere aylık düzenli kontrol ve denetimler yaparak standartların korunmasını sağlayacak. Otellerin sertifika için ödeyeceği ücret ise, yatak sayısına bağlı olarak aylık 400 ila 2 bin 600 TL arasında değişiyor. Yeme – içme tesislerinde de bu ücret metrekaresine göre 400 ila 1.250 TL arasında bulunuyor.11 firma sertifika veriyor.Sertifika veren firmaların listesi şöyle: BV Inspektorate, Control Union, DQS Denetim ve Belgelendirme, Isa Denetim Belgelendirme ve Eğitim, Llyod’s Register Gözetim, RoyalCert Belgelendirme ve Gözetim Hizmetleri, SGS Supervise Gözetme Etüd Kontrol Servisleri, Türk Standardları Enstitüsü Sistem Belgelendirme Grup Başkanlığı, TÜV Rheinland, TÜV SÜD Teknik Güvenlik ve Kalite Denetim Tic. Ltd. Şti. TÜV Teknik Kontrol ve Belgelendirme A.Ş.Sertifika Kriterleri : http://www.turob.com/Files/dosyalar/pdf/2068EKA.pdfSertifikalı Konaklama Tesisleri : https://ktb.gov.tr/genel/belgelendirmesorgu.aspx?lang=tr&category=1Sertifikalı Restoran / Kafe : https://ktb.gov.tr/genel/belgelendirmesorgu.aspx?lang=tr&category=2  

https://akdeniztanitim.com/turizm-endustrisi-akreditasyon-kuruluslarina-saglikli-turizmsertifikasyon-denetlemesi-icin-yilda-60-milyon-tl-odeme-yapacak-1

NÜVE CİHAZLARIYLA COVID 19 MÜCADELESİNE DESTEK SAĞLIYOR

Tüm dünya ile birlikte Türkiye'yi de etkisi altına alan Covid-19 salgını, birçok sektörde çeşitli değişiklik ve uygulamaların yapılmasına neden oldu. Sağlık sektörünün önde gelen tedarikçilerinden biri olan ve ülkemizin köklü yerli üreticisi olarak öne çıkan Nüve, aldığı gerekli önlemlerle üretimine ara vermeden devam ediyor. Nüve ürün yelpazesinde yer alan ve salgın sürecinde pandemi ve araştırma laboratuvarlarında kullanılan Class II Mikrobiyolojik Güvenlik Kabinleri, -41 ve -86 derece Derin Dondurucular, Buharlı Sterilizatörler, Su Banyoları ve Santrifüjler, Türkiye'nin birçok noktasındaki hastaneler, laboratuvarlar ve üniversiteler başta olmak üzere çeşitli kamu ve özel kurumların taleplerini karşılamak üzere Ankara’da üretilerek sevk ediliyor.Nüve bu kritik süreçte üretim yapan yerli bir firma olarak, yetkili devlet kurumlarının genelgelerini ve sanayi sektöründeki iyi uygulamaları sürekli takip ediyor ve çalışanlarının sağlığının korunması için gereken önlemleri etkin bir şekilde alıyor. Çalışma saatlerinin ayarlanması, çalışan servislerinde, ortak kullanım alanlarında ve iş ortamında sosyal mesafenin korunması, tüm personele dezenfektan, günlük maske ve diğer koruyucu kıyafetlerin sağlanması gibi basit ancak etkili önlemler titizlikle uygulanıyor. Nüve, ülkemizin de dahil olduğu bu önemli süreçte toplum sağlığı ve iş sürekliliğinin sağlanması için belirlenen kurallara uymanın önemini düzenli olarak çalışanları ile paylaşıyor. Sosyal mesafe, ortamda temiz hava akışının sağlanması, maske ve eldiven kullanımı ve kullanılan koruyucu ekipmanların nasıl bertaraf edileceğine dair detaylar, belirli aralıklarda üretim alanları ve büro ortamlarında dezenfeksiyon işlemlerinin yapılması, günlük detaylı temizlik ve hijyen kurallarına uyulması vb. konulara çalışanların dikkatleri çekilerek üretimin devamlılığını sağlanıyor.Dünya’nın Covid-19 ile topyekûn mücadele ettiği bu dönemde ülkelerin ihtiyaçlarına karşı yeterlilikleri öne çıkarken, ülkemizde de yerli üretimin önemi bir kez daha vurgulanıyor. Ülkemizin laboratuvar ve sterilizasyon teknolojisi alanında üretim yapan köklü firması Nüve, salgın sürecinde ülke ihtiyaçlarına acilen cevap verebilmek için üretimine aralıksız devam ederek sağlıklı yarınlar için çalışıyor. Bu zorlu süreçte ülkemiz için çalışan tüm sağlık personeline, çalışanlarımıza ve diğer yerli üreticilerimize Nüve’nin şahsında teşekkür ediyoruz.15/04/2020

https://akdeniztanitim.com/nuve-cihazlariyla-covid-19-mucadelesine-destek-sagliyor

COVID-19 SEFERBERLİĞİNDE İSEK

İstanbul Sağlık Endüstrisi Kümelenmesi, salgınla mücadelede en başından beri sektör paydaşları ile birlikte hareket ediyor. Bu salgında temel mücadelenin akıllı lojistik planlama ve kiritik bazı tıbbi cihazların sağlanması ile olacağını belirten küme ekibimiz çalışmalarında bu konuya ağırlık vermiş durumda. Bu süreçte hem tıbbi cihaz üreticileri ve tedarikçileri, hem de tüm ilgili kamu otoriteleri ile yakın temasta olan ISEK, sahada yürütülen çok fazla sayıdaki teknik çalışmaların başlatılmasında öncü oluyor, üyelerimizin/paydaşlarımızın başlatmış olduğu projelere de elinden geldiğince destek veriyor.Tüm bölgesel tıbbi cihaz kümelerini (İSEK, OSTİM, İVEDİK, THEALTH, MEDİKÜM, SEBİT) bir araya getiren MediClust koordinasyon kurulunda yer alan ISEK, aşağıdaki çalışmaların içinde yer almaktadır:• Salgınla ilgili yayılım modelleme çalışmaları (lojistik planlama için gerekli en önemli unsur)• Kamu otoriteleri ile görüşmeler yapmak, tıbbi cihaz sektörünün mevcut durumu ile ilgili tabloyu netleştirmek ve salgınla mücadelede olası farklı senaryolara hazırlık için, ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar konusunda farklı görüşleri olgunlaştırmak ve gerekli yönlendirmeleri yapmak (her iki tarafa da)• Bu cihaz ve malzemenin lojistik planlama ve tedarik koordinasyonu gibi konularda da önerilerde bulunmakSalgında ilgili paydaşlarla yürütülen çalışmalarda öne çıkan bazı örnek gündem başlıkları:• Salgının seyrine ilişkin geliştirilmiş bulunan modelleri denemek ve kalibre etmek için gerekli güvenilir saha verilerin temini için yapılan temaslar,• Model öngörülerinden yola çıkarak ve il ölçeğinden başlayarak gerekli lojistik hazırlıkların yapılması ve önlemlerin alınması konusunda tavsiyeler içeren teknik raporları hazırlamak,• Tıbbi cihaz sektöründeki stok ve tedarik konusundaki bilgilerin, sıkıntıların ve çalışmaların, karar verici otoritelere aktarılması,• Gerekli malzeme, kritik cihaz ve hammadde tedariki için ithalat-ihracat dengesinin doğru yönetilmesi hususunda bir teknik raporun hazırlanması ve iletilmesi,Bundan sonraki süreçte özellikle; gerekli oksijenin güvenilir olarak sağlanması, bunun temin edilecek solunum destek cihazları ile hastalara ulaştırılması, evlerde/servislerde/yoğun bakımlarda hastaların izlenmesi, tabi ki sağlık çalışlarının korunması ile ilgili ekipmanların geliştirilmesi ve lojistik yönetimi kritik konular olarak öne çıkmaktadır. Yeni ortaya çıkacak başka kritik ihtiyaçlar da olacaktır. Üreticileri ve araştırmacıları temsil eden İSEK, diğer bölgesel kümeler, sektörel paydaşlar ve kamu kuruluşları ile birlikte tıbbi cihaz sektörüyle ilgili hızlı karar alınmasının gerekli olduğu bu durumlarda elinden gelen desteği vermeye devam edecektir.15/04/2020

https://akdeniztanitim.com/covid-19-seferberliginde-isek

COVID-19 SAĞLIK SEKTÖRÜ İÇİN BİZE NELERİ ÖĞRETMELİ VE HATIRLATMALI?

 Covid-19 gelişmelerini araştırırken, 1918 yılındaki İspanyol Gribi haberlerine baktım. İspanyol Gribi pandemisi bir seneden az zamanda tahmini 40 ila 100 milyon civarında insanı öldürmüştü. Bu sayı Birinci Dünya Savaşında ölen insan sayısını aşmaktadır. Bir başka özelliği de ölenlerin çoğunlukla sağlıklı genç erişkinler olmasıdır. Pandemi, Türkiye dahil tüm dünya ülkelerini etkilemiş olup, 1918’in Eylül ile Kasım ayları arasında zirve noktasına ulaşmıştır. Dünya genelinde toplantılar yasaklanmış, okullar tatil edilmiş, kütüphanelerde kitap dağıtımı durdurulmuş, ulaşım araçları dezenfekte edilmiş ve el sıkışmak bile suç sayılmıştır. Eğer İspanyol Gribi pandemisi bize bir şey öğretmiş olsaydı, birçok ülke daha ilk vakalar göründüğünde gerekli tedbirleri almakta gecikmemiş olurdu (sınırlarını kapatmak, sosyal mesafeyi korumak, maske kullanılması vb.). Bu önlemler zamanında alınmış olsaydı, hastanelerin kapasitesi yetersiz gelmez ve ölüm sayıları bu kadar artmazdı. Kuzey İtalya’da korona virüsün hızla yayılması sonucu, hastanelerin 3 haftadan az bir sürede alarm verdiği görüldü. Tıbbi malzeme ve sağlık çalışanı sayısının ne kadar yetersiz olduğu anlaşıldı. Doktorlar çok ağır durumda olan ya da yaşları yüksek hastaları geri çevirmek gibi çok kritik kararları almak zorunda kaldılar. Acil olmayan ameliyatlar iptal olurken, solunum cihazlarına erişim sınırlı hale gelince, paylaşım önceliği gibi konular tartışılmaya başlandı. Her ülkede sağlık çalışanı, yatak ve ekipmanı yeterliliği konusunda ciddi tedirginlikler oluştu. Maske konusunda bile, birçok ülkenin ne kadar yetersiz olduğu görüldü. Çin'den 2 milyardan fazla maske sipariş eden Fransa'nın, İsveçli bir şirkete ait olan ve Fransa üzerinden transit olarak İtalya ve İspanya’ya gönderilen 4 milyon maskeye el koyduğu yazıldı. Öte yandan İtalya'ya giden koruma kıyafetlerine Çekya el koyarken, Almanya da sipariş verdiği maskelerin Çin Havaalanı’nda bir anda kaybolduğunu açıklandı.Sağlık Bakanımız geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yerli solunum cihazı üretimine başlayacağını müjdeledi. Bu arada farklı sektör iş birlikleri ile seyyar hasta izolasyon odası ve test için numune alma kabinleri prototip çalışması ve uygulamaları hayata geçmeye başladı. Yerli solunum cihazı gibi diğer ithal edilen medikal cihaz ve ekipman üretimi için neden bu kadar bekledik ve kendimiz üretip ihracat bile yapabileceğimiz halde sürekli ithal ettik? Yerli üretimin önemini anlamamız için korona virüsü ile karşılaşmamız mı gerekirdi? Ülkelerin kendi yerli teknolojilerini geliştirmesinin ne kadar önemli olduğunun umarım artık hepimiz anlamışızdır. Bu pandeminin en ironik olaylarından biri de Avrupa Birliği üyelerinin birbirine yardım edememesi ama Küba’nın Avrupa ülkelerine yardım etmesi oldu. Küba sağlık sektörünün, ülkedeki tüm olumsuz koşullara ve yıllardan beri uygulanan ambargolara rağmen ulaştığı başarılı nokta herkese örnek olmalıdır.Bir pandemi başladığında, şüphesiz ilk beklenen, hastalığın ilaç ve aşısıdır. Bu sebeple ülkemizin aşı tarihçesine kısaca bir baktım. Ülkemizde aşı üretimi için çalışmalar ilk Osmanlı İmparatorluğu Döneminde başlamış. 1721 yılında İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta, İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” diyerek kastettiği varilasyon metodunu hayretle bildirmiştir. Bu mektup Osmanlı İmparatorluğu Döneminde aşı yapımına ilişkin ulaşılmış en eski belgedir. Aşı üretim çalışmalarını yürütmekte olan Pasteur, çalışmalarını sürdürebilmek için dönemin devlet başkanlarına maddi katkı için yazı yazar, yazılardan birinin 2. Abdülhamit’e ulaşması sonrasında, 2. Abdülhamit yardım yapabileceğini ancak Pasteur ’ün çalışmalarını İstanbul’da sürdürmesini ister, bu teklif Pasteur tarafından kabul görmeyince ikinci teklif oluşturulur, Pasteur’e Mecidiye Nişanı ile birlikte 10.000 altın yollanır, aynı zamanda Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şâhâne’den 3 kişinin de yanında asistan olarak yetiştirilmesi istenir, gönderilen 3 kişilik bu ekip, çalışmalara temel teşkil etmesi için “kuduz mikrobu” enjekte edilmiş bir kemik iliği ile geri döner. 1887’nin ocak ayında Bakteriyoloji Ameliyathanesi (Kuduz Tedavi Müessesesi) kurulur. Bu kurum dünya’da üçüncü, doğunun ise ilk kuduz merkezi olmuştur. Daha sonra bu merkez difteri serumu da üretmiştir.1892 yılında bakteriyolojihane daha sonra ilk çiçek aşısı üretim evi (Telkihhane) kurulmuş, 1892-1913 yılları arası, difteri, sığır vebası, kızıl serumları, tifo, kolera, dizanteri ve veba aşıları hazırlanmış ve uygulanmıştır. 1928 yılında kaydedilen en önemli gelişmelerden biri, 1267 sayılı yasa ile Ankara'da Merkez Hıfzısıhha Enstitüsü'nün kurulması ve bakteriyolojihane ile, kimyahanenin bu çatı altında birleştirilmeleridir. Ülkemizde ilk verem aşısı 1927 yılında üretilmiştir. 1934 yılında Telkihhane (Çiçek Aşısı Üretim Merkezi) ve İstanbul'daki Kuduz Enstitüsü de kapatılmış ve aşı-serum üretimi tek merkezde toplanmıştır. Bu dönem, aşı ve serum üretiminin kamusal bir görev ve sorumluluk olarak algılandığı bir dönemdir. 1930-40'lar aşı serum üretiminin hızla arttığı yıllardır. Milyonlarca doz toksoid difteri ve tetanoz aşıları, Semple tipi kuduz aşısı, çiçek aşısı, kuduz serumu, pnömokok aşısı üretilmekte, dünyadaki gelişmeler yakından izlenmekte ve yerli yabancı ilaç kontrolleri yapılmaktadır. 1940'lı yıllarda tifo, Cox tipi tifüs, tifo-tifüs karma, tifo-difteri karma, intradermal BCG, veba-kolera karma, veba-kolera-tifüs karma, difteri-tetanoz karma, boğmaca-difteri karma, influenza tifo-difteri-tetanoz karma aşıları üretilmiştir. Aşı ve serum üretimiyle ilgili alt birimler Dünya Sağlık Örgütü tarafından uluslararası standartlara uygun oldukları yönünde belgelenmektedir, 1950 yılında Ulusal İnfluenza Merkezi ve BCG Laboratuvarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından tescil edilmiştir. Bu yıllarda difteri-boğmaca-tetanoz aşısı üretilmiş ve kuduzla ilgili çalışmaları nedeniyle Dr. Zekai Muammer Tunçman'a Fransız hükümeti tarafından 1959 yılında Légion d'honneur nişanı verilmiştir. 1965'te kuru çiçek aşısı üretilmiş ve ülkemiz, 1960-70'li yıllarda kendine yetecek düzeyde bakteri aşılarını üretir duruma gelmiştir. 1968 yılında Serum Çiftliği kurulmuştur. Burada; tetanoz, gazlı gangren ve difteri antitoksik, kuduz antiviral, şarbon antibakteriyel, akrep antivenom serumları üretilmiştir. Hastalıkların ortadan kalkması nedeniyle 1971 yılında tifüs ve 1980 yılında çiçek aşılarının üretimine son verilmiştir. Kasım 2011 de Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü Aşı Serum Üretimi Merkezi kapatılmıştır. Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü görev ve yetkileri yeni kurulan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir. Biyoteknolojideki gelişmelerin izlenmemesi, Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü Aşı Serum Üretimi Merkezine yatırım yapılmaması, işgal altındaki İstanbul'da dahi aşı ihraç eden bir ülkeyi, aşı ithal eden bir noktaya geriletmiştir. Aşı gereksinimini karşılamak için Sağlık Bakanlığı her yıl yaklaşık olarak 18 milyon dolar dış ülkelere ödeme yapmaktadır. Türkiye'de uygulanmakta olan tüm bakteri ve virus aşılarının üretilebileceği bir Yeni Aşı Üretim Tesisleri Kurulması Projesi’nin maliyeti ise bir defaya mahsus olmak üzere 40 milyon dolar olarak hesaplanmıştır (Özcengiz, 2002).Şunu da hatırlatmak isterim, veteriner aşılar uzun yıllardan beri ülkemizde üretilmektedir. İlk olarak 1901 yılında Pendik Veteriner Bakteriyolojihanesi şimdiki adıyla “Pendik Veteriner Enstitüsü” sonra sırasıyla Ankara-Etlik, İzmir-Bornova, Samsun, Ankara Şap Enstitüsü, Adana, Konya ve Manisa Tavuk Aşıları Üretim Enstitüsü kurulmuştur. Özel sektörün veteriner aşı üretimi yapmaya başlaması ise 1990 yılında olmuştur. Veteriner aşıların aksine, beşeri aşılarda ise uluslararası aşı üreticileri ile rekabet edemeyen özel sektör üretim için yatırımlara henüz başlamıştır.İster pandemi, ister ekonomik kriz, ister ambargo, nedeni ne olursa olsun ilaç, aşı ve gıdaya ithalat yoluyla erişemediğimizde ne olacak? Bu devirde unutmayalım ki, yukarda bahsi geçen nedenler, ülkelerin karşı karşıya kalacakları en hayati risklerdir. Şüphesiz dileğimiz Covid-19 pandemisinin en kısa sürede ve en az hasarla atlatılmasıdır. Ancak bu pandemi, ülkelerin yerli teknolojileri ile aşı, ilaç hammaddesi ve tarım/hayvancılık ürünleri üretmesinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha gözler önüne sermiştir.Ecz. E. Dilek Sunar20/04/2020

https://akdeniztanitim.com/covid-19-saglik-sektoru-icin-bize-neleri-ogretmeli-ve-hatirlatmali

TANI TEKNOLOJİLERİNDE COVID-19 İLE YENİ DÖNEM

COVID-19 ile mücadele sürecinde gündemde yer alan ana başlıklardan biri tanı teknolojileri oldu. Tanı teknolojilerini geniş bir başlık olarak ele alıp neler olduğunu, dünyadaki gelişmeleri ve bu alana yapılan yatırımları değerlendirmek için COVID-19 ile mücadele sürecini değerlendirmek için 4 fazdan oluşan bir yaklaşım kullanmak isterim. Her bir fazı kısaca tanımladıktan sonra, o faz içinde tanı teknolojilerinin yerinden ve gelişmelerden kısaca bahsedelim.Faz 1, ilk şok ve salgınla sahada mücadele için ilk tepki. Öncelikle tanının kritik olduğu, hemen onu takiben hastanede mücadelenin ve dolayısıyla sağlık altyapısının uygun hale getirilmesinin önceliği oluşturduğu faz. Faz 1 sürecinin en temel bileşenlerinden biri aktif olarak enfekte olan kişilerde COVID-19 tanısı için yapılan RT-PCR tanı testleri. Bunlar, genetik analizlerle kişinin aktif olarak enfekte olup olmadığına bakıyor. Bu tanı testlerinin devamı ve sayısının artmasının önemi tartışmasız olduğu için mevcut tanı teknolojisinin sahada yaygınlaşması ve üretimin artması için farklı ülkelerde de Türkiye’de de önemli bir çaba söz konusu oldu. Aynı zamanda bu tanı testlerinin daha hızlı sonuç verebilmesi ve sonucun doğruluğu son derece kritik olduğu için tanı teknolojileri gündemi daha fazla meşgul eder hale geldi. Bir yandan mevcut teknolojiyle kit üretimleri ve test uygulamaları devam ederken bir yandan da yeni teknolojiler ile sürecin etkinleştirilmesi yönünde araştırma kuruluşlarında ve şirketlerde çalışmalar başladı. Bu alanda çalışmaların desteklenmesine yönelik özel çağrılar ve bütçeler oluşturuldu. Dünyada tanı teknolojileri üzerine çalışan startuplara ilgi arttı ve öne çıkan birkaç yatırım anlaşması gerçekleşti. COVID-19 ile mücadele sürecinin 1.fazının ana odağı tanı teknolojilerinin yaygınlaşması ve aynı zamanda geliştirilmesi olurken tanı teknolojileri konusu mücadelenin bu fazıyla sınırlı kalmıyor. Faz 2,  tanı ve tedavi sürecinin yönetilebilir hale geldiği ve aynı zamanda tanı ve tedaviye yönelik altyapının tamamlandığı, sahada mücadelenin sistematik olarak devam etmeye başladığı bir dönem. COVID-19’a ilişkin bilimsel verilerin arttığı fakat belirsizliğin devam ettiği ve özellikle platoya ulaşan ülkelerde ekonomik faaliyetin kademeli normalleşmesi için planlamanın ve aynı zamanda yeniden açılmanın başladığı dönem. Bu noktada aynı zamanda bağışıklık taraması gündemde. Bugünlerde daha sık duymaya başladığımız antikor testleri ile toplumun bağışıklık kazanma durumunun  tespiti söz konusu. Burada COVID-19’da bilinmezliklerden kaynaklı bilimsel tartışmalar sürse de, faz 2’nin ana gündem maddelerinden birini oluşturmaya devam edecek. Serolojik test ya da antikor testi olarak bilinen bağışıklık testleri, toplumda kimlerin COVID-19’u aldığı ve hastalığı geçirdiğini tespit etmeye yarıyor. Bu testler, pandeminin ilk günlerinden beri gündemimizde olan COVID-19 tanısı için yapılan RT-PCR testlerinden tamamen farklı. Kişi, COVID-19 ile enfekte olduktan bir süre sonra üretilen antikorların tespiti için serolojik test yapılıyor ve kişinin hastalığı geçirip geçirmediği yani bağışıklık kazanıp kazanmadığı tespit ediliyor. Harvard Üniversitesi İmmünoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları’nın başındaki Sarah Fortune, antikorların enfeksiyon sonrasında kanda kalmaya devam ettiğinin ve virüse spesifik olduklarının altını çiziyor. Kanda kalma süresi COVID-19 için hala netleştirilmeye çalışılıyor ve buna ilişkin bilimsel tartışmalar devam ediyor. Bir yandan da bu alanda tanı teknolojileri üzerine çalışan uluslararası araştırma grupları oluşturuluyor ve şirket çalışmaları yaygınlaşıyor.  Her gün yeni yayınlarda gördüğümüz gibi, COVID-19’u birçok kişi semptomsuz ya da hafif semptomlarla geçiriyor. Toplumda kimlerin COVID-19 geçirdiğini bilmek, ülkelerin sokağa çıkma yasağı, iş yerlerinin kapatılması gibi önlemlerini kademeli olarak hafifletmesi ve işe geri dönüşlerin başlayabilmesine yardımcı olacak. Antikor testleri, tanı için yapılan testlere göre çok daha basit ve kısa zamanda yapılan testler. Son günlerde işe geri dönüşü başlatabilmek için bağışıklık taraması farklı ülkelerde gündeme yerleşmeye başladı. Geçtiğimiz hafta FDA (Amerika İlaç ve Gıda Kurumu) ilk bağışıklık testinin afet durumunda kullanımı (EUA (Emergency Use Authorization) için onay verdi yani bağışıklık testi uygulanabilir hale geldi. Aynı zamanda FDA, CDC (ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) ve NIH (ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü) bağışıklık taraması odaklı bir Ar-Ge ortaklığı kurdu ve en etkin antikor paneli üzerine çalışmaya devam ediyorlar. Mayıs başında Amerika’da toplumsal bağışıklık taramasının başlatılması hedefleniyor. Almanya’da “Bağışıklık Pasaportları” gündemde. Almanya, işe geri dönüşlerin başlayabilmesi için Nisan ortasına kadar 100 bin gönüllüye bağışıklık taraması yapılacak bir proje başlatıyor. Sosyal mesafe sınırlamalarının kalkabilmesi için ekonomik faaliyeti başlatabilecek kişileri tespit etmenin önemini vurguluyorlar. İngiltere Sağlık Bakanı, “Bağışıklık Sertifikaları”nı değerlendirdiklerini ve bunun insanların normal hayata dönmeye kademeli olarak başlamaları için önemli olduğunu vurguladı. Yine Fransa Sağlık Bakanı’nın da gündemindeydi. Avrupa dışına bakınca ise, Çin’de zaten 8 antikor testinin onaylandığını ve uygulandığını görüyoruz. Bu testler aynı zamanda Güney Kore, Singapur ve Avustralya’da da onaylandı. Her ne kadar antikor tespitine ilişkin belirsizlik devam etse de, bir yandan ülkeler ekonomik faaliyetin normalleşmesi süreçlerinin bir parçası olarak bağışıklık taraması için tanı teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaları desteklemeye ve gündemlerinde tutmaya devam ediyor. Faz 3’ün odağının salgınının etkilerini sınırlandırılmak  ve kontrol altına almak olmasını bekliyoruz. Öncelikle Faz 2’nin Faz 1’e göre daha uzun süreceğini, Faz 3’ün ise daha da uzayacağı beklentisini söylemekte fayda var. Ekonomik faaliyetin normalleşmeye devam ettiği fakat bir yandan COVID-19 ikinci etki dalgasının da mümkün olduğu bir dönem. Aynı zamanda tedavide gelişmelerin uygulamaya dönüştüğü, aşı çalışmalarında klinik çalışmaların genişlediği ve herkese ulaşmasının henüz mümkün olmasını beklemesek de aşı üretiminin gerçekleşmesini beklediğimiz faz. Bununla birlikte tanı testlerinin yaygınlaşmış ve tanı teknolojilerinin hızlı ve yaygın teste minimum altyapı ile imkan verecek gelişmişliğe ulaşılmış olmasının beklendiği bir faz 3 döneminden bahsediyoruz. Böyle bakınca faz 3’e kadar tanı teknolojilerine bu anlamda yapılan yatırımların artacağını da söylemek mümkün hale geliyor. Faz 4 ise artık Yeni “Yeni Normal” diye tanımlayabileceğimiz aşama. Burada tanı teknolojilerinin artık başka bir boyut kazanmasını bekliyoruz. Burada önemli nokta COVID-19 geçirip iyileşenlerin izleme aşaması. İzleme sürecinde de farklı bileşenlerde tanı ihtiyacı doğacak gibi görünüyor. Buna yönelik çalışmalar henüz gündemde olmasa da orta vadede tanı teknolojilerini bu izleme sürecinin bir parçası olarak görmekte fayda olacak çünkü iyileşerek atlatanların özellikle akciğerlerinde kalan hasar önemli gibi duruyor. Maalesef bu hasarların önümüzdeki yıllarda farklı hastalıklara dönüşme ihtimallerini biliyoruz. Yani artık bulaşıcı hastalıkların da, bulaşıcı olmayan hastalıklar için bir risk faktörü olduğunu hatırlamamız lazım. BOH gündeminde sigara, alkol kullanımı gibi risk faktörlerini değerlendirerek oluşturduğumuz kronik hastalık yönetim mekanizmalarına mutlaka bulaşıcı hastalıklar sonrasındaki tanı ve takibi de katmak gerekiyor. Yani bugünden çalışmaya başlamamız gereken bir konu da iyileşen vakaların takip ve izleme mekanizmasını oluşturmak. Yeni tanı teknolojilerini aynı zamanda bunun bir parçası olarak düşünmek.Selin ArslanhanKurucu, ReDis Innovation22/04/2020  

https://akdeniztanitim.com/tani-teknolojilerinde-covid-19-ile-yeni-donem

ACİL SERVİS TRİYAJI

ÖzetAcil servis triyaj sistemi, acil servislere yönelen hizmet talebini ve akışını güvenle sürdürebilmek için kullanılan bir klinik risk yönetim sistemidir. Triyaj uygulaması ile müdahale için bekleyebilecek ve bekleyemeyecek olan hastalar tespit edilir ve tıbbi bakımın öncelikle, en ciddi ve en acil olan olguya sunulması mümkün kılınır. Triyaj sürecinde uygulayıcılar arasında tutarlılık sağlanması ve hasta güvenliğinin sürdürülebilmesi için triyaj kararının bilimsel temele sahip sağlam bir metodolojiye dayandırılması gerekmektedir. Bu amaçla aciliyet düzeyini çeşitli kategorilere ayıran triyaj sistemleri geliştirilmiştir. Bu sistemlerin kullanılması acil servislerde ölüm ve sakatlık risklerinin düşürülmesi, hasta ve çalışan memnuniyetinin sağlanması, sağlık giderlerinin azalması, hasta akışının ve güvenliğinin sürdürülmesine önemli düzeyde katkı sağlamaktadır. Bununla birlikte acil servislerde kurumsal, uygulayıcı ya da hastalarla ilgili çeşitli faktörlere bağlı olarak triyaj sürecinde aksamalar görülebilmektedir. Söz konusu aksamalar ise hastaların acil serviste kalış süresinin uzamasına ve acil servislerde kalabalıklaşmaya neden olabilmektedir. Tüm bu sorunların önlenebilmesi noktasında triyaj uygulayıcılarının yetkinliğinin geliştirilmesi ve uygun bir triyaj sisteminin kurulması önem arz eder.   Anahtar kelimeler: Acil servis, Triyaj, Triyaj sistemleriGirişDünya genelinde, acil servislere yönelen hizmet talebi dikkat çekici bir artış göstermektedir. Toplum nüfusu içinde yaşlı oranının büyümesi, salgın hastalıklar, doğal afetler, kaza ve yaralanmalardaki artış bu durumun nedenleri arasında gösterilmektedir (1, 2). Ayrıca acil müdahale gerektirmeyen, basit sağlık sorunları için yapılan başvuruların da bu artışta önemli bir paya sahip olduğu belirtilmektedir (3). Acil servis hizmetlerine yönelen hizmet isteminin sınırlı servis kaynaklarını aşması ve hastaların aciliyet düzeyinin çok geniş bir değişim yelpazesinde dağılması acil servislerde triyaj uygulamasını zorunlu hale getirmektedir (4). Triyaj kelimesi Fransızca “trier” kelimesinden türetilmiştir.  Tarihi süreçte tarım ürünlerini seçmek, ayıklamak, sıraya koymak anlamında kullanılan bu kelime günümüzde ise önemli bir acil sağlık uygulaması ile özdeşleşmiştir (5). Ülkemizde Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğine göre triyaj: “Çok sayıda hasta ve yaralının bulunduğu durumlarda, öncelikli olarak tedavisi ve nakli gerekenlerin tespiti amacıyla olay yerinde ve ulaştırıldıkları her sağlık kuruluşunda yapılan hızlı seçme ve kodlama işlemidir” (6). Acil durum triyajı, kaynakların sınırlı olduğu durumlarda gereksinimler ve yarar görme olasılığı dikkate alınarak hasta ya da yaralıların acil müdahale önceliğinin belirlenmesini sağlar (4,5).  Acil durum triyajı tarihte ilk kez Napoleon Bonaparte dönemindeki Fransız-Rus savaşı (1812) sırasında uygulanmıştır. Savaş sırasında tüm yaralılar için yeterli tedavi ve bakım imkanı olmaması nedeniyle sınırlı tıbbi kaynaklar, durumu ağır olan askerlerin yerine iyileşip savaşa devam edebilecek olanlar için kullanılmıştır (7). Kullanımı savaş alanlarında başlayan acil durum triyajı; zamanla gelişim ve değişim göstererek olay yeri triyajı, askeri triyaj, afet triyajı, hasta yatışlarında triyaj ve acil servis triyajı şeklinde çeşitlilik kazanmıştır (5).Acil servis triyajıAcil servis triyajı; başvuran hastaların değerlendirme ve tedavi için öncelik durumunun belirlenmesine, acil tedavi ve bakımın bu öncelik doğrultusunda verilmesine yönelik bir sınıflandırma sürecidir (8). Bu sürecin bilimsel temele dayandırılması ve olası hataların önüne geçilebilmesi amacıyla triyaj sistemleri geliştirilmiştir (4) . Dünya genelinde 33’ten fazla acil servis triyaj sistemi kullanılmaktadır. Bu sistemlerin çoğunluğu üç, dört ya da beş düzeyli sistemlerdir. Beş düzeyli triyaj sistemlerinin, diğer sistemlere göre daha etkin ve güvenilir olduğu bildirilmektedir. En yaygın olarak kullanılan beş düzeyli triaj sistemleri Aciliyet Şiddeti İndeksi (AŞİ), Manchester Triaj Sistemi (MTS), Avustralya Triaj Sistemi (ATS), Kanada Triaj Sistemi (KTS) şeklinde sıralanabilir. Yapılan bir meta analizde bu sistemlerin, hastaların aciliyet düzeyini belirlemede birbirlerine göre belirgin bir üstünlüğe sahip olmadığı saptanmıştır (9). Manchester Triyaj Sistemi:1994 yılında geliştirilen sistem Avrupa’da ve İngiltere’de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sistemde aciliyet düzeylerinin belirlenmesinde belirli başvuru şikayetleri (öksürük, travma vb) için geliştirilmiş 52 adet algoritma kullanılır. Her bir algoritmada hastaların tıbbi değerlendirme için güvenle bekletilebileceği sürenin belirlenmesinde anahtar role sahip altı durum sorgulanır. Bu durumlar başlangıcın akut olup olmadığı, bilinç düzeyi, vücut ısısı, kanama, ağrı ve yaşamsal tehdit varlığı şeklindedir (10).Avustralya Triyaj Sistemi: 1990’lı yıllarda geliştirilen sistem Avustralya’da ve Yeni Zelanda’da kullanılmaktadır. Bu sistemde hastalar tıbbi öykü, başlıca belirti ve bulguları dikkate alınarak tıbbi değerlendirme için bekletilebilecekleri süreye göre sınıflandırılır (11). Kanada Triyaj Sistemi: Sistem ATS temel alınarak 1999 yılında geliştirilmiş ve birkaç kez revize edilmiştir. Aciliyet düzeyinin belirlenmesinde ATS ile benzer şekilde tıbbi öykü, başlıca yakınmalar, yaşam bulguları, klinik muayene bulguları ve laboratuar sonuçları gibi klinik tanımlayıcılar kullanılmaktadır. Kanada ve ABD’de yaygın olarak kullanılan sistemin pediatrik hastalar için geliştirilmiş değerlendirilme ölçütleri de bulunmaktadır (12).Aciliyet Şiddeti İndeksi: Acil hekimleri ve hemşireleri tarafından 1999 yılında ABD’de geliştirilmiştir. Ülkemizde Çınar ve arkadaşları (2010) tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan sistem, ABD ve Avrupa ülkelerinde kullanılmaktadır. Bu sistemde hastalar başlıca yakınmalar ve kaynak kullanım ihtiyacı temel alınarak kategorilere ayrılmaktadır (13). Ülkemizde acil servis triyajında, 2009 yılından beri Sağlık Bakanlığı’nın önerisi ile kırmızı, sarı, yeşil renk kodlamasına dayanan sistem kullanılmaktadır. Bu sistemde acil servislere başvuran hastalar başvuru yakınmaları, tıbbi öyküleri, belirtilerin şiddeti ve yaşamsal bulguları göz önüne alınarak aciliyet düzeyine göre kategorize edilir (6).  Acil servislerde, triyaj sistemlerinin uygulanması ölüm ve sakatlık riskinin düşürülmesi için yaşamsal önem taşımaktadır (8). Etkin triyaj ile hastaların acil servislerde kalış süresinin azaltılması mümkün olabilmektedir. Böylece acil servis kalabalıklaşması önlenebilmekte ve hasta akışı güvenle sürdürülebilmektedir (14). Başvuranlar içinde tedavi önceliğinin kime ait olduğunun belirlenmesi ve gerekli bakımın gecikmeden verilmesi hasta memnuniyetini arttırmaktadır. Triyaj, bu yönleriyle acil servislerde hizmet kalitesini arttıran bir uygulama olma özelliği taşımaktadır (15). Triyajın servis işlevleri üzerindeki olumlu sonuçlarına ulaşılabilmesi için uygulamanın etkin ve doğru bir şekilde yapılması gerekmektedir. Ancak acil servislerdeki çeşitli unsurlar triyaj sürecini güçleştirebilmekte ve hatalara neden olabilmektedir. Kalabalıklaşma (16), iletişim sorunları ve ekip içi uyumun sağlanamaması bu unsurlar arasında yer almaktadır (17). Hastaların tıbbi öyküleri konusunda hatalı bilgi vermeleri, gerekli belgelerini yanlarında taşımamaları, dil sorunları, şiddet uygulamaları, klinik durumlarıyla ilgili geçmiş deneyimleri ve yanlış tıbbi bilgiye sahip olmaları da triyajda aksamalara yol açabilmektedir (18). Ayrıca fiziksel alanın yetersizliği, personel eksikliği ve güvenlik önlemlerinin yeterince alınamaması da tiyaj sürecinin etkinliğini ve verimliliğini azaltabilmektedir (19).  Triyaj kararı verme süreciTriyaj süreci uygulayıcının yorumlama, ayırt etme ve değerlendirme aşamalarını tamamlayıp hasta için öncelik sırası ve alacağı bakım konusunda karar vermesini kapsar. Bu nedenle triyaj bilgi, tecrübe, problem çözme becerisi, gelişmiş bir sağduyu ve yetenek gerektirir (20). Triyaj uygulayıcıları karar verirken çeşitli stratejiler kullanmaktadır. Bu stratejiler şu şekilde sıralanabilir (21,22):Tümevarım: Bu strateji hastaya ait verileri detaylı bir şekilde toplamayı bu verilere dayanarak hastanın durumu ile ilgili tüm olasılıkları gözden geçirmeyi kapsar. Yeterli tecrübeye sahip olmayan triyaj görevlilerinin sağlam bir karar verebilmesi için oldukça önemlidir. Ancak zaman alan bir yöntemdir.Tümden gelim: Bu stratejisi hasta verilerini alırken eş zamanlı olarak mevcut sorunla ilgili olasılıkları gözden geçirebilmeyi kapsar. Uygulayıcı karar verme sürecini etkileyebilecek olan hasta bilgilerini, mevcut sorunla ilgisi olmayanlardan hızlı bir şekilde ayırır. Bu beceri uzmanlaştıkça kazanılır ve uzmanlığın bir parçası haline gelir.Örüntü tanıma: Özellikle hasta hakkında yeterli bilgi yokken hızlı karar vermeyi gerektiren durumlarda örüntü tanıma stratejisi kullanılır. Örüntü tanıma parçaları analitik bir sağduyu ile bir araya getirme yöntemidir. Klinisyenler hastaların belirti ve bulguları arasındaki ilişkiyi yorumlar ve geçmişte karşılaştığı vakalarla karşılaştırarak hasta hakkında bir karara varır. Bu yetenek tecrübeyle kazanabileceği gibi çoğu zaman sezgiseldir. Henüz yeni başlayan triyaj uygulayıcıları bilinçli problem çözme yöntemini kullanmaya gereksinim duyarken uzmanlaşmış bir triyaj uygulayıcısı örüntü tanıma yöntemini kullanabilir.Zihinsel temsil: Genellikle çok karmaşık vakaları analiz ederken durumu basitleştirmek için olayın zihinde, temsili bir resmini çizmeyi kapsar. Böylece karar vermek için gerekli esas noktaya odaklanmak kolay olur. Sorgulanması gereken bilgileri seçmek ve yanıtlarını bulmak kolaylaşır. Teknolojideki ilerlemelerle birlikte triyajı kolaylaştıracak ve etkinleştirecek çeşitli teknikler ve ürünler geliştirilmektedir. Karar destek sistemleri bu ürünlerin başında gelmektedir (23). Karar destek sistemleri, triyaj görevlilerinin kanıta dayalı güncel bilgileri kullanarak yüksek riskli hastaları belirlemesine yardımcı olmaktadır. Böylece aciliyet düzeyinin saptanmasındaki hata riski azaltılabilmektedir (24). Bu tür uygulamaların gelecekte çok daha fazla kullanılacağı ve yaygınlaşacağı düşünülebilir. HAZIRLAYANLAR:Dr. Perihan ŞİMŞEK, Prof. Dr. Abdülkadir GÜNDÜZKaynaklar:1) Kawano T, Nishiyama K, Anan H, Tujimura Y (2014). Direct relationship between aging and overcrowding in the ED, and a calculation formula for demand projection: a cross-sectional study. Emergency Medicine Journal 31(1): 19–23. 2) ER Visits Increase To Highest Recorded Level, American College Of Emergency Physician. Emergency physicians [online]. Available from: http://newsroom.acep.org /2017-09-13-ER-Visits-Increase-To-Highest-Recorded-Level. [Accessed 12 July 2019].3) Ismail, S. A., Gibbons, D. C., & Gnani, S. (2013). Reducing inappropriate accident and emergency department attendances: British Journal of General Practice, 63(617), e813–e820. doi:10.3399/bjgp13x6753954) Christ, M., Grossmann, F., Winter, D., Bingisser, R., & Platz, E. (2010). Modern triage in the emergency department. Deutsches Ärzteblatt International, 107(50), 892.5) Iserson KV, Moskop JC (2007). Triage in medicine, part I: Concept, history, and types. Annals of Emergency Medicine 49(3):275-281. 6) T.C. Resmi Gazete. Yataklı Sağlık Tesislerinde Acil Servis Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ.  16.10.2009. Sayı: 27378, Başbakanlık Basımevi, Ankara 7) Nakao H, Uka, I, Kotani J. (2017). A review of the history of the origin of triage from a disaster medicine perspective. Acute Medicine & Surgery 4(4): 379-384.8) Farrohknia N, Castrén M, Ehrenberg A, Lind L, Oredsson S, Jonsson H, Asplund K, Göransson KE (2011). Emergency department triage scales and their components: A Systematic review of the scientific evidence. Scandinavian Journal of Trauma Resuscitation and Emergency Medicine 19(42): 1-13. 9) Zachariasse JM, van der Hagen V, Seiger N, Mackway-Jones K, van Veen M, Moll HA (2019). Performance of triage systems in emergency care: a systematic review and meta-analysis. British Medical Journal Open 9(5): 1-9.10) Review of the Manchester Trıage System Erişilebilir: https://nipec.hscni.net/download/projects/previous_work/provide_adviceguidanceinformation/review_manchestertriage/publications/ManchesterTriage-Report.pdf. Erişildi:23.04.202011) Guıdelines on The Implementatıon of The Australasian Triage Scale in Emergency Department, Erişilebilir: Shttps://acem.org.au/getmedia/51dc74f7-9ff0-42ce-872a-0437f3db640a/G24_04_Guidelines_on_Implementation_of_ATS_Jul-16.aspx Erişildi:23.04.202012) Bullard MJ, Unger B, Spence J,  Grafstein E (2008). Revisions to the Canadian Emergency Department Triage and Acuity Scale (CTAS) adult guidelines. CJEM 10(02): 136–142. doi:10.1017/s148180350000985413) Çınar O, Çevik E, Salman N, Cömert B (2010). Emergency Severity Index Triaj Sistemi ve bir üniversite hastanesi acil servisinde uygulama deneyimi. Türkiye Acil Tıp Dergisi 10(3):126-131.Şimşek DÖ (2018). Triaj sistemlerine genel bakış ve Türkiye’de acil servis başvurularını etkileyen faktörlerin lojistik regresyon ile belirlenmesi. Sosyal Güvence Dergisi 7: 84-115.14) Partovi SN, Nelson BK, Bryan ED, Walsh MJ (2001). Faculty triage shortens emergency department length of stay. Academic Emergency Medicine 8(10): 990-995.15) Arslan FE, Olgun N. Erişkinlerde acil bakım triyaj: Acil bakımda önceliklerin belirlenmesi. Akademisyen Yayınevi, 2014, Ankara, Sayfa: 65-95.16) Chen LC, Lin CC, Han CY, Hsieh CL, Wu CJ, Liang HF (2018). An interpretative study on nurses' perspectives of working in an overcrowded emergency department in Taiwan. Asian Nursing Research 12(1): 62-68. 17) Bijani M,  Khaleghi AA (2019). Challenges and Barriers Affecting the Quality of Triage in Emergency Departments: A Qualitative Study. Galen Medical Journal, 8:1619.18) Lyons M, Brown R, Wears R (2007). Factors that affect the flow of patients through triage. Emergency Medicine Journal, 24(2): 78–85. doi:10.1136/emj.2006.03676419) Melton N, Mitchell M, Crilly J, Cooke M (2014). Patient characteristics and institutional factors associated with those who "did not wait" at a South East Queensland Emergency Department: who are those who "did not wait" in ED? Australasian Emergency Nursing Journal J 17(1): 11-18. 20) Al-Johani AN, Aloufi AH, Mariwa RZ, Al-Omari AA (2019). The Effective Communication In Nursing Triage. Trends in Social Sciences, 1(3): 1-6.21) Emergency Triage, Machester Triage Group. 2. Bskı. Yayıncı:    John Wiley & Sons, 2008. ISBN: 0470757280, 9780470757284, sayfa:122) Emergency Triage: Manchester Triage Group Advanced Life Support Group. Editörler: Kevin Mackway-Jones, Janet Marsden, Jill Windle. Yayıncı    John Wiley & Sons, 2014. ISBN: 111829906X, 9781118299067, sayfa: 6-9.23) Stone EL (2019). Clinical decision support systems in the emergency department: opportunities to ımprove triage accuracy. Journal of Emergency Nursing 45(2): 220-222. 24) Bennett P, Hardiker NR (2017). The use of computerized clinical decision support systems in emergency care: a substantive review of the literature. Journal of the American Medical Informatics Association 24(3): 655-668.

https://akdeniztanitim.com/acil-servis-triyaji

OTELLERE SERTİFİKASYON ALMALARI İÇİN 'İZOLASYON ODASI' ŞARTI GETİRİLDİ

Kültür ve Turizm Bakanlığınca, Kovid-19'la mücadele sürecinde, turistik tesislerin "Sağlıklı Turizm Sertifikasyonu" alabilmeleri için kriterler belirlenirken, "izolasyon alanları ve odaları" oluşturma şartı, kriterlerin başında yer aldı. AA muhabirinin, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının internet sitesinde yer alan "Konaklama tesisleri, yeme ve içme tesisleri için pandemi süresince yapılacak Kovid-19 ve hijyen uygulama şartları"ndan derlediği bilgiye göre, ulaşım ve konaklama tesisleri, sağlıklı bir tatil için gerekli önlemleri yerine getirecek, sertifikasyon almaya teşvik edilecek ama mecbur tutulmayacak.  Turistik işletmeler, ulusal veya uluslararası hijyen ve temizlik malzemesi tedarikçisi kuruluş iş birliğinde, Bakanlıkça belirlenen kurum veya kuruluş tarafından yapılacak denetim sonucunda belirlenen şartları taşımaları halinde belgeyi alabilecek. Turistik işletmelerin, tüketicinin beklentilerini karşılayarak olumlu algı ve rekabet üstünlüğü yakalamaları için öncelikle tüm süreci yönetecek bir yönetici görevlendirmeleri, tüm departmanlarına yönelik protokoller hazırlamaları, çalışanlara bu konularda eğitim verilmesini sağlamaları, hijyen ve dezenfeksiyon ile sosyal mesafe konusunda etkin çalışma yürütmeleri hedefleniyor. Oteller sertifikasyon için sosyal mesafe planı hazırlayacak Oteller, misafirin otele girişinden acil durum ve izolasyona kadar farklı başlıklarda 132 kriteri şartları yerine getirerek sertifika alacak. Buna göre, sertifika almak isteyen tesisler, tüm departman ve birimleri için hijyen uygulamalarını kapsayan protokoller hazırlayacak. Otellerde, sosyal mesafe planı hazırlanacak. Ortak kullanım alanlarında alkol bazlı el antiseptiği veya dezenfektanı bulunacak. İşletme bünyesinde görev alan çalışanlara, uygulanacak plan ve protokoller konusunda periyodik temel eğitimler verilecek. Otel çalışanlarına günde iki defa vücut ısısı ölçümü yapılacak Kovid-19 ve hijyen uygulamalarına ilişkin personel alanları ve genel alanlara duvar şemaları asılacak. Hazırlanan duvar şemalarının en az 3 dilde çevirisi yapılacak. Tesiste, koruyucu kıyafet ve ekipman ile tesis girişinde de maske hazır bulundurulacak. Çalışanların işe giriş ve çıkışlarında vücut ısısı ölçümleri termal sensörle yapılarak, biyometrik yüz tanımları aynı anda kayıt altına alınacak ve takibi sağlanacak. Tesis personeline müdahale planı Otellerde, acil durumlar ile hasta, semptomlu ve şüpheli vaka tespit edilmesi halinde ulaşılacak kişi ve kurumlar belirlenecek. Misafirlerin otele girişte ve konaklamaları sırasında öksürme, halsizlik, yüksek ateş gibi hastalık durumu göstermeleri halinde tesis personelinin müdahale planı oluşturulacak. Otel içerisinde acil durumlarda izolasyon alanları ve odaları oluşturulacak. İzolasyon alanlarının kullanımı ve tahliyesi sonrasında temizlik şartları belirlenecek ve temizlik uygulamaları kayıt altına alınacak. Otellere termal kamera Gelen ziyaretçilerin termal kamera veya temassız termal sensörlü ateş ölçerlerle vücut sıcaklığı kontrolleri gerçekleştirilerek yüz görüntüleriyle kayıt altına alınması sağlanacak. Sıcaklık aralığı haricinde bir tespit mevcut ise değişimler de kayıt altına alınacak. Tesis çalışanları MEB onaylı Hijyen Eğitimi Sertifikasına sahip olacak. Kovid-19'lu hastanın odasındaki eşyalarına da izolasyon Oteller, acil durumlar ile hasta, semptomlu veya şüpheli vaka tespit edilmesi halinde uygulanacak protokolü, ulaşılacak kişi ve kurumları belirleyecek. Misafirlerin otele girişte veya konaklamaları sırasında herhangi bir hastalık belirtisi göstermeleri halinde (öksürme, halsizlik, yüksek ateş gibi) personelin, müdahale planı hakkında bilgisi olacak. Kovid-19 teşhisi konulan misafirin odasındaki nevresim, çarşaf, havlu gibi tüm tekstil malzemesi ayrı ayrı poşetlere konularak çamaşırhane veya otel dışında çamaşır yıkama hizmeti alınan firmaya iletilerek, bu ürünlerin diğer malzemelerden ayrı olarak yıkanması sağlanacak. Tesis çalışanları, kendilerinde Kovid-19 şüphesi duyduklarında veya hastalık belirtisi gösterdiklerinde durumu tesis yöneticisine bildirecek. Otellerdeki oda ve havlu kartları dezenfekte edilecek Misafirin otele giriş işlemleri, sosyal mesafe konusunda bilgilendirilmesi, bulaşı riski dikkate alınarak misafirin valiz veya eşyalarının kendisi veya belboy tarafından taşınacağına ilişkin bilgilendirmeye yönelik protokol hazırlanacak. Resepsiyonlarda alkol bazlı el antiseptiği veya dezenfektanı, koruyucu ekipmanlar bulundurulacak. Misafirlerin yapacağı ödemelerde, nakit ödeme yerine mümkün olduğunca temassız pos cihazları, online ödeme gibi yöntemler tercih edilecek. Oda kartı veya anahtarı, havlu kartı, kalem, resepsiyon zili gibi ekipmanların kullanım tekrarı olması durumunda dezenfeksiyonu gerçekleştirilerek uygun şekilde muhafazası sağlanacak. Odalar her misafir sonrası dezenfekte edilecek Odalardaki su ısıtıcıları, televizyon ve klima kumandaları misafirler otelden ayrıldığında dezenfekte edilecek. Odalarda şampuan, sabun, duş bonesi, bardak, tabak, çatal, bıçak takımları gibi malzemelerin tek kullanımlık olması için düzenleme yapılacak. Mutfaklar, otel yönetimi tarafından hazırlanmış bir temizlik protokolüne sahip olacak. Bu protokole göre gerçekleştirilen uygulamalar kayıt altına alınacak. Mutfaklarda tüm gıdalar temiz, gıdaya uygun nitelikte bir ekipman ile ve üzeri kapalı olarak depolanacak. Masalar arasına en az 1,5 metre kuralı Masalar arasında en az 1,5 metre, sandalyeler arasında ise 60 santimetre mesafe bırakılacak. Yeme ve içme alanlarında servis ekipmanları servis öncesi ve sonrası düzenli olarak temizlenecek. Otellerde ortak kullanımdaki çay ve kahve makinası, sebil, içecek makinası ve benzeri cihazlar kaldırılarak, misafirlere bir görevli aracılığıyla bu cihazlardan içecek verilmesi sağlanacak. Yemek masaları ve mobilyalarının, masa üstü ekipmanlarının (tek kullanımlık olanlar hariç) alkol bazlı ürünler ile temizlikleri her müşterinin kullanımı sonrasında gerçekleştirilecek. Açık büfede yemekleri görevliler servis edecek Masa üzerinde tek kullanımlık tuzluk, biberlik, peçetelik bulunacak. Açık büfe uygulamasının sürdürülmesi durumunda, büfede bulunan yiyeceklerin misafirler tarafından alınmaması ve yiyeceklerle temas kurulmamasına yönelik bir cam siperlik bulunacak. Önlemler dahilinde bir görevli tarafından, istenen yiyeceklerin misafire verilmesi sağlanacak. Havuz ve plajlar Sertifikasyon için, havuz suyundaki klor seviyesinin açık havuzlarda 1-3 ppm, kapalı havuzlarda ise 1-1,5 değerlerinde tutulması istenecek ve bu değerlerin periyodik olarak kayıt altına alınması talep edilecek. Havuz ve plaj çevresindeki tuvaletler, duş ve soyunma kabinleri sık sık temizlenecek ve dezenfekte edilecek. Bu çalışmalar kayıt altına alınacak. Sauna ve hamama 30 dakika sınırlaması Sauna, hamam, buhar banyosu gibi alanların kullanım süresi en çok 30 dakika ile sınırlandırılarak sonrasında en az 15 dakika, alanın temizlenmesi için düzenleme yapılacak. Bu alanlara giriş çıkış saatleri ile kişi sayısı sınırlandırması yapılacak, ilgili alanları kullanan misafirler kayıt altına alınacak. SPA içerisinde uygun hava kalitesi sağlanarak, nem oranı kontrol altına alınacak. Kese, sabun, duş jeli, şampuan gibi malzemelerin mümkün mertebe tek kullanımlık olması sağlanacak. (AA) Bakınız: İzolasyon Odaları ve Taşıması Gereken Özellikler Kaynak: http://www.tourexpi.com/tr-tr/news.html~nid=162255&u=1f00fdf0c1f5623348e716fafe04cd87&frmnw

https://akdeniztanitim.com/otellere-sertifikasyon-almalari-icin-izolasyon-odasi-sarti-getirildi

ÜNİVERSİTE TEMİZODALARINDA SOSYAL MESAFEYE DAYALI ÇALIŞMA ESASLARI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

Dünya Sağlık örgütünün 11 Mart tarihli bildirgesinde açıkladığı Covid 19 Pandemisi ilanı üzerine mevcut laboratuvar çalışmaları tekrar gözden geçirilmeye başlandı. Yüksek Öğrenim kurumun 13 Mart tarihli bildirgesi ile de tüm fonksiyonlar acil durum planlarına uygun olarak tekrar düzenlendi veya gerektiği durumlarda faaliyetlere son verildi.Son dönemde açıklanmış olan  normalleşme süreci planlamalarına dayanarak laboratuvarlara ve kampüse geri dönülmesi umut edilmektedir. Bu süreç kapsamında çalışma faaliyetlerinin nasıl gerçekleştirileceğine dair sosyal mesafeye dayalı çalışma esaslarının ve alınması gereken önlemlerin planlanması gerekmektedir.Öncelikli olarak:a) Laboratuvar yöneticilerinin önceliklendirmesine göre faaliyete açılacak alanların planlanmasıb) Laboratuvar çalışmalarının gerçekleştirilmesi sırasında gözetilmesi gereken minimum sosyal mesafeye göre alanda aynı anda çalışabilecek optimum kişi sayısının belirlenmesic) Laboratuvar yeteneklerine göre hizmet verecek ekipman/cihazların belirlenmesid) Hizmet verecek ekipman/cihazların standart kullanım prosedürlerine göre gerekli minimum çalıştırma isterlerinin belirlenmesi  (bina gereklilikleri-elektrik-su-gaz-havalandırma)e) Kişi/çalıştırma isterlerine göre günlük çalışma vardiya sisteminin oluşturulması tavsiye olunur.Bu listeye göre hangi alanda, hangi kişilerin, hangi ekipmanları hangi gün ve saatte çalıştırabileceğinin planı yapılabilir.ASHREA’nin COVID 19 rehberinde bildirilen iyi uygulamalar kılavuzuna göre özellikle hava yoluyla bulaşı riskinin en düşük seviyeye indirilmesi için gerekli önlemlerin alınması tavsiye edilmektedir. Bu anlamda üniversite kampüslerinde bulunan temizoda alanlarında araştırma faaliyetlerinin devam ettirilebilmesi için yapılabilecekler aşağıda ayrı olarak düşünülebilir:a) Pozitif havalandırmanın esas olduğu temizodalarda havalandırma planlarının gözden geçirilip, personel bulaşı riskinin en aza indirilebilmesi amacıyla giyinme/soyunma odalar ve malzeme transfer alanlarındaki prosedürler tekrar düzenlenmeli ve sınırlı insan trafiğine izin verilmelidir.b) Temizoda giysilerinin günlük tek kullanımlık elbiseye çevrilmesi ve/veya kişisel kullanıma verilen dayanıklı temizoda giysilerinin kullanım sonrası her gün dezenfeksiyonu, yedeklenmesi veya yapılamıyorsa kapalı, hava geçirmez torbalarda saklanması sağlanmalıdır.c) Ortak kullanılan tüm kişisel koruyucu ekipmanlar bireysel hale getirilmelidir (yüz siperliği/ gözlük gibi).d) Eldiven, bone, maske gibi yoğun kullanılan kişisel koruyucu ekipmanlar temizoda girişinde soyunma odasının imkan verdiği ölçüde birbirinden ayrı şekilde kullanıcıya sunulmalıdır.e) Kullanıcıların temizodaya girişlerinden önce kullanmakta oldukları eldiven ve hijyenik maskeleri değiştirmeleri zorunlu tutulmalı ve bu atıkların bulaşısı yüksek riskli atık seviyesinde bertarafı sağlanmalıdır.f) Hava duşuna her seferde sadece tek bir kişinin girmesine izin verilmelidir.g) Alanda kullanıcıların değdiği tüm yüzeylerin günlük çalışma öncesi dezenfeksiyonu sağlanmalıdır.h) Yoğun kimyasal gerektiren çalışmalar, sosyal mesafe ve vardiya koşullarına bağlı olarak ayrı olarak planlanmalıdır.i) Bakım & Onarım faaliyetleri sırasında olabilecek hava dalgalanmalarına karşı aksiyon planı hazırlanmalıdır.j) Temizoda klimaları/havalandırma istasyonlarında kullanılan filtrelerin değişimlerinde tehlikeli atık prosedürü uygulanmalıdır.k) Temizoda atık hava plenumu olarak kullanılan alanlarda N95, FFP2/FFP3 tipi maskenin kullanımı zorunlu tutulmalıdır.l) Negatif basınçlı alanlarda egzoz emiş noktalarının önlerindeki/üzerlerindeki engellerin kaldırılması, personelin bu noktalarda en düşük seviyede bulunmasına özen gösterilmelidir.Bu önlemlerden farklı olarak, sosyal mesafeye uygun çalışma koşulları yaratılmalıdır. Dünya Sağlık örgütünün bildirdiği iyi uygulamalar rehberlerine göre:a) Maskesiz kişilerin ortak alanları kullanmasına izin verilmemelidir.b) Ofis alanları ve ortak alanlarda malzeme paylaşımı en düşük seviyeye indirilmelidir.c) Tüm toplantılarda internet uygulamalarının kullanılması özendirilmelidir.d) El, yüz hijyeni sağlanması amacıyla ortak alanların giriş ve çıkışlarında kişisel kullanıma uygun dezenfektan üniteleri bulunmalıdır.e) İdari/akademik personelin sağlık durumları yakından incelenmeli, hastalık emaresi bildiren çalışanların en kısa sürede uzman sağlık personeline başvurması sağlanmalıdır.Yukarıda tavsiye edilen bu önlemlerin gerekliliği ve uygulanabilirliği uzman kişilerce tekrar değerlendirilmeli, ek önlemler ve uygulamaların gerekebileceği gözden kaçırılmamalıdır. İş destek ve devam protokolleri bu önlemlere göre tekrar planlanmalı ve aksiyonlar süreçlenmelidir. Burak Birkan, Ph.Dbbirkan@gmail.com1 https://www.who.int/dg/speeches/detail/who-director-general-s-opening-remarks-at-the-media-briefing-on-covid-19---11-march-20202 https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2020/coronavirus_bilgilendirme_1.aspx3 https://www.ashrae.org/file%20library/technical%20resources/covid-19/eiband-airbornetransmission.pdf4 https://www.jdcooling.com/covid-19-cleanroom/5 https://www.who.int/who-documents-detail/getting-your-workplace-ready-for-covid-19-how-covid-19-spreads  

https://akdeniztanitim.com/universite-temizodalarinda-sosyal-mesafeye-dayali-calisma-esaslari-ve-alinmasi-gereken-onlemler

Turizm Endüstrisi Akreditasyon Kuruluşlarına “Sağlıklı Turizm Sertifikasyon” Denetlemesi İçin Yılda 60 Milyon TL Ödeme Yapacak

  Sağlıklı Turizm Sertifikasyon programı, "Yolcu sağlığı ve güvenliği", "Çalışan sağlığı ve güvenliği", "Tesislerde alınan önlemler" ve "Ulaşım araçlarında alınan önlemler" olmak üzere 4 ana başlıkta toplanıyor. 160 kriterin yer aldığı 'Sağlıklı Turizm Sertifikası' alınmasının zorunluluk değil gönüllülük esasına bağlı ve müşteri güvenliği ön plana alınmaktadır.“Sağlıklı Turizm Sertifikasyon” programı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde, Sağlık, Ulaştırma, İç İşleri ve Dış İşleri Bakanlıklarının katkıları ve Birliğimizin de dahil olduğu tüm sektör paydaşların iş birliğiyle hazırlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu kapsamda havalimanı işletmeciliği, yerli hava yolları, karayolları ve turizm tesisleri için ayrı ayrı oluşturulan pandemi protokolleri ve sertifikasyon süreçlerini 04 Mayıs 2020 tarihi itibarıyla tamamladı.Koronavirüs salgınına yönelik alınacak önlemler kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Sağlıklı Turizm Sertifikasyon” programına 11 günde 1.398 otel ve 54 yeme-içme tesisi olmak üzere toplam 1.452 başvuru yapıldı.Sertifikasyona bakanlık belgeli 4105 belgeli tesisten 1.398 otel ve 54 yeme-içme tesisi olmak üzere toplam 1.452 başvuru yaptı.Sertifikasyon için en yüksek başvuru 483 otel ile Akdeniz Bölgesi’nden gelirken bunu 466 otelle Marmara takip etti. Üçüncü sırada ise 257 otelle Ege yer aldı.İç Anadolu Bölgesi’nden 94, Karadeniz’den 59, Güneydoğu Anadolu’dan 29, Doğu Anadolu’dan ise 10 otel sertifikaya başvuru yaptı.
Sertifikayı verecek olan firmalar tesislere aylık düzenli kontrol ve denetimler yaparak standartların korunmasını sağlayacak. Otellerin sertifika için ödeyeceği ücret ise, yatak sayısına bağlı olarak aylık 400 ila 2 bin 600 TL arasında değişiyor. Yeme – içme tesislerinde de bu ücret metrekaresine göre 400 ila 1.250 TL arasında bulunuyor.11 firma sertifika veriyor.Sertifika veren firmaların listesi şöyle: BV Inspektorate, Control Union, DQS Denetim ve Belgelendirme, Isa Denetim Belgelendirme ve Eğitim, Llyod’s Register Gözetim, RoyalCert Belgelendirme ve Gözetim Hizmetleri, SGS Supervise Gözetme Etüd Kontrol Servisleri, Türk Standardları Enstitüsü Sistem Belgelendirme Grup Başkanlığı, TÜV Rheinland, TÜV SÜD Teknik Güvenlik ve Kalite Denetim Tic. Ltd. Şti. TÜV Teknik Kontrol ve Belgelendirme A.Ş.Sertifika Kriterleri : http://www.turob.com/Files/dosyalar/pdf/2068EKA.pdfSertifikalı Konaklama Tesisleri : https://ktb.gov.tr/genel/belgelendirmesorgu.aspx?lang=tr&category=1Sertifikalı Restoran / Kafe : https://ktb.gov.tr/genel/belgelendirmesorgu.aspx?lang=tr&category=2

https://akdeniztanitim.com/turizm-endustrisi-akreditasyon-kuruluslarina-saglikli-turizmsertifikasyon-denetlemesi-icin-yilda-60-milyon-tl-odeme-yapacak

 
3WTURK CMS v6.03WTURK CMS v6.0